Evet.
Tam suanda gozlerimi kapattigimda, hayaline dalsam..
Gunesin dogusunu izlesem, denizin huzurlu dalgalarini duysam, martilarin cigliklari... ellerimi kumlara gomsem ve kumlarin ellerimden dokulusu... film seridi gibi hersey gozumun onunden geciverse.
geciyor.
Bilgisayarim ve ben ev icersinde hic birarada olmadigimiz bi yerdeyiz.
Balkonda gun dogumunu izlemek yerine karanlikta oturuyorum.
Bilmem neden..
1 ay gecti.
1 ay cok tuhaf gecti ve hala geciyor.
tuhaf degil her sey aslinda, tuhaf kelimesini cok kullaniyorum.
Sanki uzun bi sure uykudaymis ve uyandirilmis gibiyim. irkiliyorum.
Ya da yine sanki uzun bi sure ortalarda yokmusum ve adim atmaya basladigim anda karmasanin, bilinmezligin ve suursuzlugun icine dusmus gibiyim.
Neye nerden baslasam, hangi ucunu tutsam da yazsam bilmiyorum.
1 aya yakin suren Barcelona macerasi bitti.
ultimas días.
primeros días.
demin bir kus sesi geldi disardan, koop island blues'un basi gibiydi.
simdi acip dinlemeliyim.
anlamini hala kafamda hayal ettigim gibi dusunuyorum.
neyse.
dinliyorum.
Anlatmak istedigim cok sey var.
Napicam bilmiyorum ve bir gun bilmiyorum demeyi kesmek istiyorum.
Biliyorum! Elbette biliyorum.
Sarsilmaya devam ediyorum.
Ama gucleniyorum.
Meyve agacini cilginca sarsip, sallayip, dusen meyveleri yine cilginca yemek.
Sarsma bu kadar.
Saat 16:30-Barcelona
Saat 02:15-Istanbul
Goren de, duyan da, amerikaya gittim sanacak.
Yok belki de sanmayacak.
Suursuzca yapilan hareketler azalarak bitsin!
Icimde bir sikinti, geldigimden beri, bugun senle de konustuk, meger biseylerin sikintisiymis.
No comments:
Post a Comment