11/30/09

sooo...



british.

tea?
burası çok huzurlu.
son zamanlarda üst üste geçen en huzurlu 2 gün.

londra'yı anlatmam lazım.
2 kasım, döndüğüm gibi, "vize"lerin arasına karışmam.
maalesef.

işte hep yaşadığım şey,
kafamda uçuşan şeyler var.
onlar birer 'şey'.
düşünce mi dersin -basitçe.
bilemiyorum.
elimle kovmaya çalıştıklarım var, vızıldıyorlar bazen.
ya da herşeyi daha da karmaşık yapanlar!

aynı anda hepsiyle ilgilenemem ki.
dimi.

ben en iyisi Londra'dan bahsedeyiim.
evet evet.

11/15/09

rüya.

bazen hiç tanımadığın, -ya da daha çok-, fazla irtibatının olmadığı, seni tanıyan kişilerin rüyalarına giriyorsun.
ama bundan haberin olmuyor.
çünkü normalde konuşmadığınız için, durup dururken, "seni rüyamda gördum.." demiyor.
ya da diyor, çünkü bu bir bahane. ya da, "acaba neden gördüm ki onu, acaba iyi mi", diye düşünceler ortaya çıkıyor.
genelde, ben o kişiyle karşılaşıyorum veya bir haber alıyorum, bu da işin çekici -belki de ilginç, tarafı.

hiç bir zaman haberimin olmayacağı "olası" o rüyalarda ne yaptığımı merak ediyorum.


11/10/09

I know that you're playing,
but don't say a word.

It has been a loong loong time. (Plus) I hate when all is stuck in my mind.