Ben farkediyorum.
Tum olan bitenler hem senin elinde hem de degil, hayat cok spontane diyor musun bazen?
Ya da "Sanirim bu spontane durumu seviyorum hayatımda." diyor musun?
Ben diyorum.
Saat 5.
Bak.
Nereye.
Saat 5 degil oysa ki.
Bunu gordugunde anlıyor musun?
Bir an bir kıpırtı hissediyor musun?
Sadece saat 5 oldugu icin.
Ben evet.
O an.
Anı yakalamak.
En sevdigim sey.
Ama o an.
Tam olarak ne yapmak istedigimi bilemedigim o an.
"memoire affective"
Marcel Proust.
Bu konuya nerden geldi, hatırlıyor musun?
Ben hatırlıyorum.
Detaylar.
En sevdigim seyler.
Her seye en sevdigim dermis gibi bi durum mu oldu sanki?
Hayır ama,
detaylar,
olmazsa olmaz.
Beyaz bir ısık varmıs gibi, ama aslında yok.
Muzik cok yuksekmis gibi, ama aslında yok.
%40, %50 olmus gibi, ama aslında....
Kelebekler ucusmus gibi,
bugun baharin guzelliklerinden kelebekleri daha yakından gordum.
Kanat cırpmalari sona erdi.
Kırmızı beyazdı.
Simdi bir yenisi daha eklendi, kırmızı, sarı ve beyaz.
Sarı zaten vardı,
hala duruyordu aynı yerde.
Simdi kucuk bir tane daha geldi,
komik sarı,
yeri yok henuz, ama yeni geldi.
Sen de digerlerine benziyorsun...
Gozunu kapatıp actıgın anda..
Hafifce gozlerini kıstıgında...
Ufak bir tebessum gozlerini guldurdugunde...
Ve "Bu seferki neye" dediginde...
O sokak ne garip.
"abla"lar falan.
Ama baya manidar ki orası.
Hadi Tarkan'dan geliyor, Aaacayipsin.
Vazgectim gelmesin.
Bildigin seyleri unutabilmek sonra tekrar hatırlamak,
sonuc olarak?
Karsıdan karsıya gecerken once sag sonra sol..
once sag sonra mi sol...
Dur.
Bu sefer ne icin?
"my secret friend
I'll take you to the river.
my secret friend
so we can swim forever."
No comments:
Post a Comment